TASARRUFUN İPTALİ


Uygulamada sıkça rastlanan tasarrufun iptali davası, özellikle borçlunun mal kaçırmak için sattığı gayrimenkullerin ve menkullerin satışını iptal ettirmek amacıyla açılmaktadır. Tasarrufun iptali, bir alacaklının alacağını tahsil edememesi halinde borçlunun geriye dönük ve mal kaçırma amacı ile yapmış olduğu menkul ve gayrimenkul satışlarını iptal ettirerek alacaklının alacağına kavuşması için düzenlenmiş hukuki bir yoldur. Ancak tasarrufun iptali davasının açılabilmesi kanunda düzenlenmiş bazı şartların varlığına bağlıdır.


Öncelikle borçlunun yaptığı tasarruftan önce doğmuş bir alacağın bulunması gerekmektedir. Borçluya karşı icra takibi yapılması ve yapılan icra takibinin kesinleşmesi gerekmektedir. Takibin kesinleşmesi, cebri icraya engel bir halin bulunmaması anlamına gelmektedir.


Alacağın varlığı ve alacağın tasarruftan önceki bir tarihte doğmuş olması ve takibin kesinleşmesi tek başına yeterli değildir. Borçlunun alacağı karşılamaya yetecek malvarlığının bulunmaması yani alacaklının alacağını kısmen veya tamamen karşılayamamış olması gerekmektedir. Bu durumun icra dairesince düzenlenen haciz tutanağı veya aciz vesikası ile tespiti mümkündür.


Tasarrufun iptalinin istenebilmesi için tasarrufa konu menkul veya gayrimenkulü devralan üçüncü kişinin iyi niyetli olmaması gerekmektedir. Yani üçüncü kişinin borçlunun söz konusu satışı(tasarrufu) mal kaçırmak amacıyla yaptığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekmektedir. Bu duruma yönelik “karı ve koca ile üçüncü dereceye kadar hısımlar, evlat edinen ile evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar, tasarrufun yapıldığı tarihte malın değerinden oldukça düşük bir değerde satışın yapılması, borçlunun kendisine veya üçüncü bir kişinin menfaatine ömür boyu irat ve intifa hakkı tesis ettiği tasarruflar ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri” gibi hallerde yapılan tasarrufların bağışlama olduğu kabul edilmektedir. Bu durumlarda borçlunun ve üçüncü kişinin iyiniyetli olmadığı ve borçlunun söz konusu tasarrufu mal kaçırmak amacıyla yaptığı kabul edilmektedir.[1]


Tasarrufun iptalinin istenebilmesi süre yönünden de ayrıca sınırlandırılmış olup ancak hacizden, aciz hâlinden veya iflasın açılması tarihinden başlayarak geriye doğru son iki yıllık süreçte gerçekleştirilen tasarruflar iptal edilebilecek ve iptal davası ancak iptale tabi tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılabilecektir.


Yukarıda açıklanan şartların varlığı halinde borçlunun alacaklının zararına olacak şekilde mal kaçırdığının ispatı ile mahkemece tasarrufun iptaline ve malın satışına karar verilebilmektedir. Bu kapsamda alacaklı iptal edilen tasarrufa konu malı cebri icra yolu ile satışını yaptırmak suretiyle alacağına kavuşma imkanı elde edebilmektedir.


[1]Resmi gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 02/03/2022-31786 sayılı kararı ile “Karı ve koca ile...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline ve kararın resmî gazetede yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine 16/12/2021 tarihinde karar verilmiştir.